2014 sezonunu Göteborg’da geçiren ancak daha sezon
ortasındayken Kopenhag’a transferi kesinleşen Ludwig Augistinsson’dan bu
satırlarda bahsetmezsek ayıp ederiz diye düşündüm. 2013 sezonu başında genç
forveti Barkroth’u takasta kullanıp Augustinsson’u Brommapojkarna’dan transfer
etmişti Göteborg. 94 doğumlu genç sol bekin mavi – beyaz serüveni o takas
sonrasında başladı ama... İyi başladı mı, işte orası biraz soru işareti...
Sebebini şöyle bir düşünseniz aklınıza gelebilecek ilk
şeylerden birisi sakatlık olur sanırım ve böyle düşündüyseniz şayet
yanılmadınız. Mart ayı sonunda İsveç U21 milli takımında bir sakatlık yaşadı
önce Augustinsson. Menisküs ameliyatı oldu, 5 ay sahalardan uzak kaldı. O gün
yaşadığı sakatlıkta çimin payı çok büyüktü. Ayağı çime takılınca yaşamış
sakatlığı. Verdiği röportajda böyle söylüyor.
O sezonun 21.haftasına (Ağustos sonuna denk geliyor) tekabül eden Malmö maçında formasına kavuştu, yeni takımıyla ilk kez sahaya çıktı ligde ama yine çok zor bir başlangıcı beraberinde getirdi o günkü maç. Yine sağ ayak, yine çim ve yine çatlak. Aynı bölgeden yaşanan 2.sakatlıkla beraber o sezonu tamamen çöpe atan bir Ludwig Augustinsson kaldı geriye. Yine operasyon, yine rehabilitasyon derken geçen sezonun ardından hedef belliydi artık. 2014...
Favori oyuncum Gareth Bale, favori takımım Manchester United,
annem Elisabeth, babam Hans, küçük kardeşim Jonathan ve kız arkadaşım
Miranda... Birkaç soruda Ludwig kendisini böyle tanıtmış. Geçmişiyle alakalı
verdiği bazı detaylar ise epey şaşırtıcı. Örneğin küçükken AIK’in buz hokeyi
takımında yer alıyormuş fakat bir maç sırasında çok sinirlenip hırsını banktaki
oturaklardan çıkarmış ve koçuyla tartışmış. Olayın gittiği yer ise belli,
ayrılık. Brommapojkarna’daki futbol serüvenini başlatan isim ise kulübün o
zamanki sportif direktörü Tommy Söderström olmuş ve onun izlenimi sonrası alt
yapıya kazandırılmış. Erken yaşta yaşadığı gelişimin çoğunu ise şu sıralar
Celtic’de top koşturan John Guidetti’ye borçluymuş Ludwig. O dönemde
Guidetti’nin Brommapojkarna’da forma giyiyor olması onun için en büyük
avantajlardan biri olmuş hiç şüphesiz. Guidetti’nin spor antrenörü Nebez
Kurban’ın Augustinsson’a kattığı hız, çevikik ve dayanıklılık oyuncunun
gelişiminde önemli bir yerde yer alıyor...
Saha içinde gördüğünüz akıllı futbolun da geldiği bir nokta
var tabii. O dönemde fiziki gelişimini tamamladığını düşünen Ludwig, zihinsel
eğitim için de farklı kişilerden yardım
almış ki bu da kendisini daha iyi yerlere getirmek adına ne kadar uğraştığının
bir ispatı. ‘Yapmak zorunda olduğum tek şey vardı, futbol oynamak’ açıklamasını
çok enteresan buldum mesela. Yaşına göre olgun, dış görünüşüne göre ayakları
daha sağlam şekilde yere basan bir çocuğun o akıllıca pasları nasıl
gönderdiğine şaşırmamak lazım sanırım şu anektodlardan sonra...
Ludwig’in Kopenhag’a transfer olduğunu söylemiştik yazının
başında ancak şunu da söylemeliyim. Aslında Kopenhag’ın radarına daha
Brommapojkarna döneminde girmişti Ludwig. O dönemde scoutları yakında
takipteydi kendisini ama Göteborg’a transferi sonrası arada yaşadığı
sakatlık(lar) süreci uzattı. 2014 sezonuna bomba gibi dönen ve 2013 sezonunu
boş geçen profilini tamamen atlatan genç sol bek, 2014’ün Haziran’ında da resmi
olarak Kopenhag’a imza attı ki düşünün; 2013'ü boş geçti bu çocuk. 2014 sezonu
Nisan’da açılıyor ve arada geçen sadece 2-3 ay... Kendisini Bundesliga’dan bazı
takımlarda istedi ama onun tercihi Kuzey’in en önemli 2-3 takımından birine
gidip 11’de forma giymek ve sonrasında daha iyi yerlere transfer yapmaktı. Oscar Wendt ve Pierre Bengtsson’dan sonra
Kopenhag’a yakın zamanda gelen 3.bek kendisi... İki takım arasındaki anlaşma
gereği oyuncunun transferinin o yılın sonunda olduğunun notunu da düşelim...
Brommapojkarna’dan Ludwig’i Barkroth takası ile alan Göteborg’un, genç oyuncuyu yaklaşık 1.3 milyon €’ya Kopenhag’a sattığını da ayrıca belirtmek lazım. Şimdi biraz detaylandıralım, kimdir Augustinsson, artıları – eksileri nelerdir...
Az önceki paragrafların bir tanesinde de söyledim aslında birkaç özelliğini. Yaşına göre çok olgun bir yapısı var Ludwig’in. Hem yaşadığı sakatlıklar, hem zaten küçüklükten gelen bazı özellikleri, hem de John Guidetti’nin yardımıyla kendisine kattığı ekstra detaylar onu olduğundan daha olgun gösteriyor saha içinde. Ayağı sağlam yere basan, sol ayağını çok iyi kullanan ve savunmadan çıkardığı paslarla dikkati çeken bu çocuğun bana kalırsa en büyük farkı ortaları. Göteborg’a gelirken de en önemli özelliklerinden biriydi bu.
Brommapojkarna’da 4, Göteborg’da 3 asist yaptı düzenli
oynarken. Yanlarına kattığı toplamda 3 gol var ayrıca. Savunmadaki pozisyon
bilgisi de fena olmadığından pek fazla eksiğinden bahsedemeyiz defansif
anlamda. Önünde oynayan Sam Larsson ile yakaladığı uyum, takım yüklenirken
fırsat buldukça çizgiye kadar inmesi ve o bahsettiğimiz etkili ortaları onu
skora etki yönünde fazlasıyla görebilmemizi sağladı. Sadece asist noktasında
değil, asistin oluşum noktasında da epey yer aldı ki zaten Göteborg’un
gollerinin çoğunun, onun Sam ile oynadığı sol kanattan bulması asla sürpriz
değil.
Ofans – defans dengesini iyi ayarlayabilmesi, fizik
kalitesinin yerinde oluşu, çizgiyi iyi kullanışı, aklı, etkili ortaları ve
savunmadan takımı hücuma kaldırabilme özelliği bir cümlede sayabileceğimiz
olumlu özellikleri. Olumsuz özelliklerinin arasına başlıca o bahsettiğimiz diz
sakatlığını eklemeliyiz bence. İki kez aynı bölgeden yaşadı çünkü sakatlığı.
Ameliyat oldu, kolay da değil, menisküs. Albornoz kadar komple bir oyuncu
olmasa da, fiziğine oynadıkça katacağı ekstralarla benzer özelliklerde olduğunu
düşündüğüm bir isim kendisi. Kopenhag onun için sıçrama tahtalarından biri.
Kısa sürede çok iyi noktalara geldi, daha iyi yerlere geçiş yapma şansı da yok
değil. Bonservisinden de anlaşılacağı üzere biraz geç oldu onu yazmamız için
ama olsun...